Blog Arşivi

17 Temmuz 2009 Cuma

6) Hürriyetçilik

Hürriyetçilik derken insanların en iyi hürriyet içinde gelişeceklerine inandığımızı ifade ediyoruz. Yalnız memle¬ketimizde hürriyet birçok zamanlar kalıp, klişe halinde siya¬si bir mânâda anlaşılmış, kabul edilmiştir. Böyle bir hürri¬yet yaşayan bütün insanlar için, bütün milletler için hürri¬yet olmaktan çok zaman uzak kalmıştır. Hürriyet deyince, siyasi hürriyeti esas almayacağız, hürriyeti bütün bölümleri ile beraber düşünmek ve o şekilde bir hürriyeti istemeyi esas kabul ediyoruz. Bunlar Birleşmiş Milletlerin Anayasa¬sında yer almış olan hürriyetlerdir. Bu; söz hürriyeti, vic¬dan hürriyeti, yazı hürriyeti, bilim hürriyeti, sosyal hürriyet, ekonomik hürriyet, korkudan ve baskıdan âzâde olmak hürriyeti ve sefaletten kurtulma hürriyeti gibi bütün hürriyet¬leri içine alan bir hürriyet görüşüdür. Bir insana "hürsünüz işte size siyasi haklarınızı tanıyoruz, istediğiniz yere reyini¬zi verebilirsiniz" der, fakat arkasında el altında "şu tarafa rey vermezseniz işinizden çıkarırım" korkusunu, tehdidini koyarsanız, onun hürriyeti bir mânâ ifade etmez. Veyahut "Bu tarafa rey verirseniz akşam eve giderken beş tane ada¬mım sizi çevirir, adamakıllı döver" gibi tehdit eder bir du¬rum ortaya çıkarsa hürriyetin anlamı kalmaz. Yâni hürriye¬tin gerçek hürriyet olabilmesi için Birleşmiş Milletler Anayasasında ayrı, ayrı sayılmış olan bu hürriyetlerin bütün ola¬rak herkese sağlanmış olması şarttır.

Hürriyetçilikle beraber şahsiyetçiliği de esas alıyoruz. İnsanlar şahıslarına karşılıklı saygı ve karşılıklı teminat için¬de bulunmalıdırlar. İnsanlar her zaman hürriyetle yaşamak imkânına sahip olmalıdırlar. İnsanlar insan haysiyetine sa¬hip olmazlarsa, her zaman hakarete uğrarlarsa, her za-man haklarından emin durumda bulunmazlarsa, o insanla¬rın o memleket içinde faydalı olmalarına, huzur içinde ol¬malarına ve mesut olmalarına imkân yoktur. Onun için bu prensibimizi de hürriyetçiyiz ve şahsiyetçiyiz diye ifade edi¬yoruz.

Hiç yorum yok: